Türk Hava Yolları’nın (THY) hava kargo markası Turkish Cargo, hava kargo taşımacılığında Amerika, Avrupa ve Uzak Doğu’nun en büyük markalarını geride bırakarak 2023 Ağustos ayından bu yana ilk üç hava kargo taşıyıcısından biri haline geldi.
Dünyanın en çok ülkesine uçan, yıllık bazda en fazla büyüyen hava kargo firması unvanlarına sahip şirket 2033 yılında sektörün en büyüğü olmayı hedefliyor.
THY Genel Müdür Yardımcısı (Kargo) Ali Türk, son yıllarda küresel ekonominin ve özellikle lojistik sektörünün Kovid-19 ile başlayıp Ukrayna-Rusya ve Filistin-İsrail çatışmalarıyla devam eden çok sayıda krizle karşı karşıya kaldığını söyledi.
Türk, “Bu zorlu koşullara rağmen Turkish Cargo olarak üstün bir performans gösterdik. Salgın döneminde yolcu uçaklarıyla 7 binden fazla kargo seferi icra ederek kapasite darboğazının üstesinden geldik. Yine bu dönemde oluşturulan medikal koridor ile 400’den fazla destinasyona sağlık taşıması yaptık. Toparlanma döneminde ise sektör üstü bir büyüme sağladık. Kısaca karşılaştığımız tüm krizlere çevik yapımız sayesinde etkili çözümler üreterek yükselen bir ivme yakaladık. THY’nin 90 yıllık deneyimi ve dayanıklı yapımız da bu zor dönemlerdeki istikrarlı yükselişimizi hep destekledi ve bizi dünyanın en büyük hava kargo taşıyıcılarından biri haline getirdi.” diye konuştu.
Turkish Cargo’nun başarısını tek bir nedene bağlayarak açıklamanın doğru olmayacağının altını çizen Türk, bugün gelinen noktada hem iç hem de dış faktörlerin ortak bir etkisi olduğunu kaydetti.
Başarılarının çeşitli fırsatların birleşiminden ve bu fırsatları değerlendirme yeteneklerinden geldiğine vurgu yapan Türk, hacim, gelir ve hizmet kalitesi açısından 2033’e kadar sektörde öncü olmayı hedeflediklerini dile getirdi.
DÜNYANIN EN ÇOK ÜLKESİNE UÇAN HAVA KARGO MARKASI
Ali Türk, 2023’ü küresel hava kargo sektöründe yüzde 5,2 pazar payı ile dördüncü sırada tamamladıklarını aktararak, 2023 Ağustos itibarıyla önde gelen hava kargo taşıyıcıları arasında üçüncü sıraya yükseldiklerini ifade etti.
Türk, “2024’te de bu konumumuzu muhafaza ediyoruz. Bu yılın ilk yarısında küresel pazar payımızı (FTK) yüzde 5,8’e çıkardık ve mayısta yüzde 6 ile Turkish Cargo tarihinin en yüksek pazar payına ulaştık. Bu, basit bir hesapla her 20 hava kargodan birini taşıdığımız anlamına geliyor. Güçlü altyapımız, operasyonel yeteneklerimiz, geniş uçuş ağımız ve dünyanın en gelişmiş kargo tesislerinden biri olan SMARTIST ile küresel rekabette en üst düzey oyunculardan biriyiz.” dedi.
Turkish Cargo olarak, 135 ülkede 105 doğrudan kargo destinasyonuna hizmet verdiklerinin bilgisini paylaşan Türk, şöyle devam etti:
“Yolcu ve kargo birlikte değerlendirildiğinde ise 21’i kargo uçağı olmak üzere 456 uçaklık filomuzla dünya genelinde 360’tan fazla noktaya ulaşıyoruz. Bu anlamda dünyanın en çok ülkesine uçan hava kargo markası unvanına sahibiz. Hub avantajı ve küresel uçuş ağındaki liderliğimiz sayesinde dünyanın iki ucunu tek bir günde birbirine bağlayabilme yeteneğine sahibiz. ABD’nin en batısındaki Los Angeles’a yaklaşık 14 saatte, Asya’nın en doğusundaki Tokyo’ya ise yaklaşık 13 saatte ulaşıyoruz. Tüm dünyadaki iş ortaklarımıza geniş erişim ağı ve bağlantı fırsatları sağlama konusunda önemli bir rekabet avantajı elde etmiş durumdayız.”
Türk, Türkiye’nin stratejik coğrafi konumuyla, uluslararası ticaret ve lojistik için bir merkez görevi gördüğünü belirterek, uluslararası ticaret ve ekonomi merkezinin batıdan doğuya kayarken, bu konumun daha da önem kazandığına dikkati çekti.
Bu bağlamda, SMARTIST’in önemine değinen Türk, “İstanbul’da yer alan ve en son teknoloji sistemlerle donatılmış olan Turkish Cargo’nun yeni merkezi SMARTIST, Avrupa, Asya ve Afrika gibi önemli ticaret bağlantı noktalarını birbirine bağlayan bir transit merkezi olarak kritik bir rol oynamaktadır. Turkish Cargo’nun geniş uçuş ağı ile SMARTIST’in benzersiz konumu birleştiğinde 4 saatte 50’den fazla ülkeye, 7 saatte ise 60’tan fazla başkente tek seferde ulaşabilmektedir. Bu anlamda Turkish Cargo, kıtaları birbirine bağlayan geniş küresel ağıyla sınır ötesi ticaretin önemli bir kolaylaştırıcısı ve uluslararası tedarik zincirlerinin destekçisidir.” ifadelerini kullandı.
“2033’E KADAR 10 MİLYAR DOLARA ULAŞMAYI DÜŞÜNÜYORUZ”
Ali Türk, 2033’a kadar tartışmasız zirveyi hedeflediklerini ve bu hedefe ulaşmak için ise insan ve teknolojiyi merkeze alan bir yatırım modeli tasarladıklarını belirterek, şöyle konuştu:
“Önümüzdeki 10 yıllık strateji planımızda altyapımız önemli bir rol oynayacak. Ortaklığımızın lider uçuş ağı sayesinde, kargo destinasyonlarımızı 2028’de 120’ye, 2033’te ise 150’ye çıkaracağız. Bu, küresel rekabette bize önemli bir avantaj sağlayacak. Mevcut 21 kargo uçağımızı, 2033 itibarıyla 44’e çıkararak daha güçlü bir filoya sahip olacağız. SMARTIST’in kapasitesini artırarak, 2,2 milyon tondan 4,5 milyon tona yükselteceğiz. Bu kapasitenin 2,5 milyon tonu ise özel kargolara ayrılacak. Böylece, toplam gelirimizin yüzde 37’sini oluşturan e-ticaret ve özel kargo hizmetlerimizin gelir payını 2033’e kadar yüzde 55’e çıkaracağız. Bu çalışmalar sonucunda, geçtiğimiz yıl 1,7 milyon ton olan operasyonel hacmimizi 2033’te 3,9 milyon tona çıkarmayı hedefliyoruz. Altyapı, uçuş ağı ve filoya yaptığımız yatırımlarla organik olarak büyürken, aynı zamanda ortaklıklar, e-ticaret ve teknoloji yatırımlarıyla desteklediğimiz bir lojistik ekosistemi kurarak 3,2 milyar dolar değerinde bir hacim oluşturmayı planlıyoruz. Bu kapsamda, 2033’te 10 milyar dolara yakın bir gelire ulaşmayı amaçlıyoruz.”
“İLK 6 AYDA KÜRESEL PAZARIN ÜZERİNDE BÜYÜME SAĞLADIK”
Türk, Turkish Cargo’nun ilk 6 aylık verilerine değinerek, küresel pazarın üzerinde bir büyüme sağladıklarını dile getirdi.
Bu başarılarında pazar dinamiklerinin de olumlu etkisi olduğunu ve bu anlamda iki ana faktörden bahsedilebileceğini kaydeden Türk, şunları söyledi:
“Bu iki faktör Kızıldeniz’deki kriz ve etkileri ve Asya çıkışlı e-ticaret hacmi. Kızıldeniz’deki siyasi ve güvenlik sorunları, konteyner gemilerinin geçişini zorlaştırdı ve deniz taşımacılığında sıkışıklığa neden oldu. Bu durum, konteyner fiyatlarının yükselmesine ve deniz taşımacılığına alternatif olarak hava kargoya olan talebin artmasına yol açtı. Turkish Cargo, bu krizi fırsata çevirebilmek adına kapasite artırımı, rota optimizasyonu ve hizmet çeşitlendirmesi gibi stratejiler uyguladı ve müşteri taleplerine hızlı yanıt vererek performansını artırdı. Salgın sonrası dönemde dijital alışveriş alışkanlıklarının artması, özellikle Asya çıkışlı e-ticaret hacminde büyük bir artışa neden oldu. Çin, Güney Kore ve Japonya gibi ülkelerden gelen yüksek e-ticaret siparişleri, hızlı teslimat gereksinimi nedeniyle hava kargoya olan talebi destekledi. Turkish Cargo, bu yüksek talebi karşılayarak gelirlerini önemli ölçüde artırdı ve sektördeki konumunu güçlendirdi.”
Bu yılın ocak-haziran döneminde Turkish Cargo’nun kapasitesi bir önceki yıla göre yüzde 9 arttığını dile getiren Türk, kilometrelendirilmiş taşınan tonaj değeri (FTK) bakımından ise aynı dönemde yüzde 36’lık bir artış gerçekleştirdiklerini söyledi.
Türk, “Yıllık büyüme oranlarında ise (IATA FTK verilerine göre) ilk 10’daki majör rakiplerimizin hepsinden daha fazla büyüme sağladık. Bu başarılı performans, Turkish Cargo’nun uluslararası hava kargo sektöründeki konumunu güçlendirdi ve IATA FTK sıralamasında yüzde 5,8 pazar payı elde etmesini sağladı. Bu dönemdeki başarılarımız, pazar dinamiklerine hızlı adaptasyon yeteneğimiz ve operasyonel mükemmeliyet ilkemiz ile mümkün oldu. Bu durum hava kargo sektöründe güven inşa ederek sürdürülebilir bir büyüme içerisinde olduğumuzun da bir göstergesi.” dedi.
“TÜRKİYE’NİN DAHA FAZLA KATMA DEĞERLİ ÜRÜN GÖNDERİLMESİNİ AMAÇLIYORUZ”
Ali Türk, kar amacı güden bir organizasyon olarak elbette kendi finansal sonuçlarını gözettikleri ancak bunu Türkiye ekonomisinin uluslararası arenada rekabet gücünü artırmayı misyon edinerek gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Türk, üreticilerden acentelere, Turkish Cargo’dan Türk ihracatçısına kadar her seviyede herkesin kazandığı bir işbirliği modelini benimsediklerinin altını çizdi.
Katma değerli ürün ihracatını artırmak için birçok çalışmada yer aldıklarını ifade eden Türk, “Bunlardan birincisi Türkiye İhracatçılar Meclisi ile yaptığımız ihracat kampanyası işbirliğimizdir. Yılın belirli dönemlerinde ihracatçılarımıza indirimli kapasite ayırıyoruz. Türk ihracatçısına sunduğumuz bu indirimli kapasitemizle gittiğimiz ülkeye Türkiye’nin daha fazla katma değerli ürün gönderebilmesini amaçlıyoruz, aynı zamanda ihracatçılarımız için de pazarın çeşitlendirilmesini sağlamış oluyoruz. Türk ihracatçısı da daha önce hiç düşünmediği veya cesaret edemediği pazarları bu kampanyalar sayesinde deneyimleme imkanı buluyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“HİZMET VERMEYE BAŞLADIĞIMIZ NOKTALARDA HAVA KARGO İHRACATINI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE BÜYÜTÜYORUZ”
Türk, uçuş ağlarına yeni bir destinasyon eklerken her bir faktörü tek tek değerlendirdiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Yeni eklediğimiz bir hattımızda ülkemizin ihracat kapasitesi ilk başlarda düşük kalsa da sonrasında ciddi bir trafik oluşuyor. Meksika hattımız bunun güzel bir örneği. Bu noktaya kargo uçağı göndermeye başladığımızda Türkiye’nin ihracat ürünleri uçağın yalnızca yüzde 20’sini dolduruyordu. Zamanla Meksika’dan Türkiye’ye, Türkiye’den Meksika’ya ticaret yoğunlaşmaya başladı. Benzer şekilde, Miami’ye Ocak 2018’de başlattığımız kargo uçuşları ile ihracatta yüzde 71 artış sağladık. Katar, Doha’ya başlattığımız kargo uçuşları ise yüzde 176 oranında ihracat artışı getirdi. Aynı şekilde Brezilya’da başlattığımız kargo uçuşları sonrası bu ülkeye yüzde 45 oranında ihracat artışı gerçekleşti. Kısacası THY ne kadar fazlaya noktaya uçarsa ihracatımızın da o denli önü açılıyor. Türk ihracatçısı ne kadar fazla pazara ulaşırsa uçuş yapacağımız nokta sayısı da benzer şekilde artıyor.”
Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)